Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî (r.h.) hazretlerinin talebelerinden biri, senelerce süren gayretin neticesinde her ilim dalından kayda değer bir pay elde etmişti. Derken bir gün, kendi içine dönerek tefekküre daldı ve şöyle dedi:“Ben bu kadar uzun süre ilim tahsilinde nefsimi yordum. Ancak şimdi bu ilimlerin hangisinin gerçekten bana faydalı olacağını, hangisinin hidayetime vesile olacağını ve kıyamet günü bana rehberlik edeceğini bilmiyorum. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:‘Fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınırız.’”Zihnine galip gelen bu düşünce, sonunda onu şeyhine bir mektup yazarak halini arz etmeye ve bu meseleler hakkında fetva istemeye sevk etti. Ayrıca bu vesileyle şeyhinden nasihat ve dua da talep etti. Söz konusu mektubunda şöyle dedi:“Efendim, eğer soruma verilecek cevabın yolu, sizin çok sayıdaki eserlerinizde –mesela İhyâu Ulûmi’d-Dîn, Kimyâ’yı Saâdet, Cevâhiru’l-Kur’ân, Mîzânu’l-Amel, Kıstâsu’l-Mustakîm, Mi‘râcü’l-Kuds, Minhâcü’l-Âbidîn ve bunlara benzer kitaplarınızda– kayıtlı ise; şunu arz ederim ki, ben sizin sadık bir hizmetkârınız olarak zayıfım, bakışım (kavrayışım) yorgun ve zayıftır. Bu kitapların tamamını okumaya ve derinlemesine tetkik etmeye güç yetiremiyorum. Bu sebeple, efendimden ve üstadımdan istirham ederim ki, bana her gün okuyup amel edebileceğim muhtasar (özlü, kısa) bir metin lütfetsin. Sözlerinin derinliğini bu minval üzere talebinle ifade etmek isterim.”Bunun üzerine, büyük üstad İmam Gazâlî (r.h.) ona cevaben bu kitabı yazdı ve gönderdi.
ConnectProf © tarafından yayınlanmıştır.