Dünya sistemi 21 yüzyılda kapitalist ve modernist temellerini muhafaza edip yeni üretim ve tüketim
biçimleri, ticari yönelimler, dijital tekno araçlar vasıtasıyla yeni bir hegemonya kurmanın eşiğinde. İktisadi
ve ticari savaşların yanında küresel siyasi yapılar da her an radikal değişikliklere uğrayabilir. Dünyanın,
bilhassa Ortadoğu ve Akdeniz havzasının yeniden şekillendiği bir konjonktürde Müslümanların ne
yapacakları, İslam ülkelerinin ve Türkiye’nin hangi kararları alacakları, kendilerini hangi kampa atacakları
önem kazanıyor.
İslam âleminde Batı’yı geriletme, küfürle çatışıp yenme, cihanşümul bakış, dünyaya nizam verme, tüm
Müslümanlara ön yargısız yaklaşarak bir araya getirme, elinden gelen tüm maddi ve manevi imkânları
ümmet için seferber etme, ekonomiden hukuk ve kültüre düzen fikri, her tür ırki asabiye, heterodoksi ve
mezhepçiliğe mesafeli durma, asimilasyondan kaçınma, sağlam devlet mekanizması, askerî ve siyasi
üstünlük, komplekssiz biçimde farklılıkları yaşatma deneyimi ve potansiyel yeteneği, Müslümanlığın verdiği
üstünlüğü gösterebilme, ümmete hatta tüm gayrimüslim dünyaya hitap edebilme, iş yapabilme, asri olanı
elde etmeye açıklık, kalkınmacılık Türkiye’yi merkez, öncü ülke kılıyor. Türkiye elan imparatorluk misyonu
ve mekanizmasını, uhdesindeki hilafet vazifesini ulus devlet formunda yürütmeye çalışıyor.
Ercan Yıldırım Türkiye Merkezli Düşünmek kitabında yeni bir asır, zihniyet, küresel hegemonya mücadelesi
doğarken Müslümanların değişen, nüfuz kullanımıyla örtüşen yeni imparatorluk ve hilafet anlayışı etrafında
bir araya gelmesinin, Türkiye’nin öncülük sorumluluğunu yüklenmesinin imkânlarını anlatıyor.
ConnectProf © tarafından yayınlanmıştır.